İyilik yapan, iyilik görenden daha mutlu oluyor!
Toplumda pek çok olumsuzluk olsa da iyi insan olmayı seçmenin ve iyilik yapmanın kendimize ve başkalarına olumlu katkılar sağladığını dile getiren Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tayfun Doğan, “İyilik yaparken, karşı tarafın onurunu korumak da oldukça önemlidir. Yaptığımız iyilik kişi üzerinde bir yük hissettirmemelidir. Yani sadece iyiliği yapmak yetmez, onu zarafetle de yapmak gerekir.” dedi. İyilik yapmak sadece başkalarına değil, aynı zamanda iyilik yapan kişiye de mutluluk getirdiğini anlatan Prof. Dr. Tayfun Doğan, “Yapılan araştırmalara göre, iyilik yapan insanlar, iyilik görenlerden daha mutlu oluyor. İyilik, kişinin içsel tatminini artırarak genel mutluluğunu pekiştiriyor.” dedi.
İyilik yapmak beyin ve beden eczanesini harekete geçirdiğini söyleyen Prof. Dr. Tayfun Doğan, “Biyokimyasal değişiklikler, kişinin daha huzurlu, sakin ve mutlu hissetmesini sağlar. Bu da psikolojik ve fiziksel sağlığı olumlu şekilde destekler. Tüm bunlardan yola çıkarak, iyilik iyileştiriyor diyebiliriz.” dedi.
Üsküdar Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tayfun Doğan, iyiliğin insan yaşamındaki önemine değindi.
İnsanlar, bazen sevgi dolu ve nazik, bazen de zalim ve kötü olabilirler
Yazar Leo Buscaglia’nın “Bir dokunuşun, bir gülümsemenin, nazik bir sözün, içten bir dinlemenin, samimi bir iltifatın ya da yaşamı dönüştürme potansiyeline sahip en küçük bir özen göstermenin gücünü hafife alıyoruz” sözüne atıfta bulunan Prof. Dr. Tayfun Doğan, tarih boyunca insanların birbirlerine hem mutluluk hem de acı kaynağı olduğunu söyledi.
İnsanlar arasında bencil ve acımasız davrananlar olduğu gibi, başkalarına yardım eden ve fedakâr davrananlar da bulunduğunu kaydeden Prof. Dr. Tayfun Doğan, şöyle devam etti:
“Yapılan deneyler, 14-18 aylık bebeklerin, tanımadıkları birine yardım etmeye eğilimli olduklarını göstermektedir. Ayrıca, bebeklerin iyi ve kötü karakterleri ayırt edebildikleri ve iyi karakteri ödüllendirme eğiliminde oldukları da gözlemlenmiştir. Bu ve benzeri pek çok deney, doğuştan gelen bir ahlak ve adalet duygusuna sahip olduğumuza delil olarak gösterilmektedir. Bununla birlikte insanlar, bazen sevgi dolu ve nazik bazen de zalim ve kötü olabilirler. Psikologlar, insanların her iki potansiyeli de taşıdığını belirtmektedirler. Bu durum, içimizde hem iyilik hem de kötülük tohumlarını barındırdığımızı ve hangisini beslersek onun büyüdüğünü ortaya koymaktadır. Meşhur hikâyeyi bilirsiniz. Yaşlı Kızılderili, içimizde biri iyi biri kötü iki kurdun yaşadığını ve sürekli kavga ettiklerini söyleyince torunu sormuş: ‘Hangisi kazanacak?’ Yaşlı Kızılderi: ‘Hangisini beslersek o kazanacak’ demiş.”
İçinde iyilik barındıran insan davranışları neler?
Literatürde içinde iyilik barındıran insan davranışlarının prososyal davranışlar olarak nitelendirildiğini anlatan Prof. Dr. Tayfun Doğan, “Prososyal davranışların bünyesinde, özgecilik gibi hiçbir karşılık beklemeksizin, yerine göre kendinden fedakarlığı da içeren davranışlar olduğu gibi cömertlik, merhamet, insaniyet, yardımseverlik, iyilikseverlik, yüce gönüllülük, nezaket, şefkat, sevgi, hürmet, özveri ve vefa gibi davranışlar da bulunmaktadır.” dedi.
Merhamet arttıkça mutluluk da artıyor…
Merhametin, insanların sıkıntılı zamanlarında onlara destek olmak, onların acılarını, dertlerini ve sıkıntılarını anlamak, hafifletmek ya da giderme çabası olarak tanımlanabildiğini kaydeden Prof. Dr. Tayfun Doğan, “Merhametin eylem boyutu da söz konusudur. Merhamet sadece bir duygu değil, aynı zamanda eylem gerektiren bir davranış biçimidir. Bir kişinin yaşadığı sıkıntıyı anlamak, empati yapmak ve ona yardımcı olmak bu sürecin bir parçasıdır. Acıma ve merhamet ise aynı şey değildir. Acıma bazen kibir ve üstten bakış duygusu yaratabilecekken, merhamet ilgi ve saygı üzerine kuruludur. Merhamet eksikliği ise genellikle acımasız, duyarsız ve katı yürekli olmakla tanımlanır. Merhametsiz kişilerde bencillik ve kıskançlık gibi olumsuz duygular da yoğun bir şekilde görülebilir. Merhamet, toplumsal ilişkileri sağlıklı tutan ve bireylerin mutluluğunu artıran bir faktördür. Yaptığımız bir çalışmada mutluluk ile merhamet arasında pozitif yönde ilişkiler bulmuştuk. Yani, bireylerin merhamet düzeyleri arttıkça mutluluk düzeylerinin de arttığı sonucuna ulaşmıştık.” diye konuştu.
Merhametten maraz doğar mı?
“Merhametten maraz doğar” gibi sözlerin, iyilik yapmanın ya da merhametli olmanın her zaman iyi sonuçlar doğurmadığını, bazen sorunlara yol açabileceğini anlatmak için kullanıldığını da dile getiren Prof. Dr. Tayfun Doğan, “Bu sözler, bazı insanların iyilik yaptıklarında zarara uğramış olmalarından kaynaklanabilir. Ancak, karşı tarafın kötü davranışını merhametli davranışa bağlamak doğru değildir. Merhametli olmak, doğru olanı yapmaktır; karşı tarafın kötülüğü kendi karakterinin bir sonucudur. Bazen insanlar, merhametli olmamayı ya da iyilik yapmamayı haklı göstermek için ‘merhametten maraz doğar’ gibi sözleri kullanırlar. Yani, merhamet göstermemenin sebeplerini açıklamak adına bu sözleri rasyonel bir gerekçe olarak sunarlar. Ancak, bu atasözünde, bilinen anlamının ötesinde, kuralları ihlal eden, suç işleyen ve toplumdan dışlanan kişilere merhamet gösterildiğinde, bunun sorunlara yol açabileceği anlatılmak isteniyor olabilir.” şeklinde konuştu.
İyiliği yapmak yetmez, zarafetle de yapmak gerekir!
Kimi zaman iyi olmanın saflık olarak görülebildiğini ama iyi olmanın her zaman anlamlı olduğunu kaydeden Prof. Dr. Tayfun Doğan, “Toplumda pek çok olumsuzluk olsa da iyi insan olmayı seçmek ve iyilik yapmak, kendimize ve başkalarına olumlu katkılar sağlar. Mario Levi’nin belirttiği gibi, bunca kötülüğün olduğu bir dünyada iyilik yapmak ve iyi olmak isyan etmek gibidir ve bir enayilik değil, güçlü bir duruştur. Pek çok kötülük var olsa da etraf kötü insanlarla dolu olsa da iyi insan olmaktan vazgeçmemek gerektiğini düşünüyorum. Ancak iyilik yaparken, karşı tarafın onurunu korumak da oldukça önemlidir. Yaptığımız iyilik kişi üzerinde bir yük hissettirmemelidir. Yani sadece iyiliği yapmak yetmez, onu zarafetle de yapmak gerekir.” dedi.
İyilik, genetiği de etkiliyor…
Prof. Dr. Tayfun Doğan, iyilik yapmanın psikolojik ve fiziksel sağlığımız üzerindeki etkisine de değinerek, şöyle devam etti:
“İyilik yapmak sadece başkalarına değil, aynı zamanda iyilik yapan kişiye de mutluluk getiriyor. Yapılan araştırmalara göre, iyilik yapan insanlar, iyilik görenlerden daha mutlu oluyor. İyilik, kişinin içsel tatminini artırarak genel mutluluğunu pekiştiriyor. Sadece iyilik yapmak değil iyiliğe şahit olmak da aynı şekilde insanları mutlu edebilmektedir. Hatta geçmişte yaptığınız bir iyiliği hatırladığınızda bile sanki şu anda iyilik yapıyormuşsunuz gibi kendinizi iyi hissedersiniz ve mutlu olursunuz. İyilik yapmanın fiziksel sağlığa da olumlu etkileri var. Düzenli gönüllülük faaliyetlerinde bulunan kişilerin, yaşlılık dönemlerinde ölüm riski azalmaktadır. Ayrıca, başkalarına yardım etmek, kalp sağlığı üzerinde de olumlu etkiler yapmaktadır. Yapılan araştırmalar, iyilik yapmanın gen ifadesini bile olumlu yönde etkileyebileceğini ortaya koymuştur.”
İyilik yapmak beyin ve beden eczanemizi harekete geçiriyor
İyilik yapmanın beynimizde ve vücudumuzda pozitif değişikliklere yol açtığını da söyleyen Prof. Dr. Tayfun Doğan, “Başkalarına yardım etme gibi davranışlar beyin kimyasallarını etkiler ve daha iyi bir ruh haline bürünmemize yardımcı olur. Özellikle oksitosin, serotonin ve dopamin gibi kimyasalların salınımı artar, stres hormonu kortizol ise azalır. Yani iyilik yapmak beyin ve beden eczanemizi harekete geçiriyor. Örneğin oksitosin hormonu, kalp hastalıklarından korunmaya yardımcı olabilecek anti-inflamatuar özelliklere sahiptir. Oksitosin, ayrıca huzur ve sakinlik duygusu yaratır, acıyı azaltır ve bağışıklık sistemini güçlendirir. Bu biyokimyasal değişiklikler, kişinin daha huzurlu, sakin ve mutlu hissetmesini sağlar. Bu da psikolojik ve fiziksel sağlığı olumlu şekilde destekler. Tüm bunlardan yola çıkarak, iyilik iyileştiriyor diyebiliriz. Bugün pek çok terapist danışanlarına düzenli iyilik davranışlarında bulunmayı önermektedir.” şeklinde konuştu.
İyilik yapmak, özsaygıyı artırıyor
İyilik yapmanın insanın hayatına anlam katan bir eylem olduğunu dile getiren Prof. Dr. Tayfun Doğan, “Başkalarına yardımcı olmak büyük bir manevi tatmin sağlar ve kişi anlamlı bir şey yaptığı duygusuyla dolar. Ayrıca iyilik yapmak, özsaygıyı artırır. Birey, başkalarına yardım ettiğinde içsel olarak kendisiyle kıvanç duyar. Erdemli davranışlar gösterdiğinde, kendine olan saygısı artar ve bu da mental sağlığını olumlu yönde etkiler.” dedi.
Nezaket sahibi ve yardımsever birisi olmak çekiciliği de artırıyor
Pozitif psikoloji alanında hedonik uyum adı verilen bir kavram bulunduğunu ve hedonik uyumun, başlangıçta mutlu eden şeylerin zamanla etkisini kaybetmesi durumu olduğunu anlatan Prof. Dr. Tayfun Doğan, “İhtiyaç sahiplerine yardım etmek, hedonik uyumla mücadele eder çünkü iyilik yaparak, sahip olduğumuz zenginliklerin farkına varırız. Bu da mevcut halimizi takdir etmemizi sağlar ve dolayısıyla mutluluğumuzu artırır. İyilik yapmak, sosyal bağları güçlendirir. Sosyal destek ağı kurar, daha sevilen ve güvenilen biri olmamıza yardımcı olur. Özgeci, merhametli, yardımsever insanlara karşı daha yakın hissetmemiz şaşırtıcı bir durum değildir. Araştırmalar, nezaket sahibi ve yardımsever birisi olmanın çekiciliği artırdığını göstermektedir.” diye konuştu.
İyilik toplumsal olarak da faydalar sağlıyor
İyiliğin bireysel olduğu kadar toplumsal anlamda da faydalar sağladığına vurgu yapan Prof. Dr. Tayfun Doğan, şöyle devam etti:
“İyiliğin ve nezaketin yaygın olduğu toplumlarda genel yaşam kalitesi ve mutluluk düzeyi de yüksek olmaktadır. Böylesi toplumlarda, insanlar kendilerini güvende hissetmekte, içinde yaşadıkları topluma ait hissetmekte ve onun gelişmesi için mücadele etmektedirler. İyiliğin hâkim olduğu toplumlarda bireyler sosyal ve duygusal desteği yoğun bir şekilde hissetmektedirler. Bu durum da yalnızlık ve izole olmuşluk duyguları yaşamalarının önüne geçebilmektedir. Toplum olarak tek bir organizma gibi bütün olarak hareket etmeyi öğrenmemiz gerekiyor. Bu da ancak iyiliği artırmakla mümkün olabilir.”
İyiliği artırmak adına neler yapılabilir?
Toplum olarak iyilik ve merhameti artırmaya ihtiyacımız olduğunu ifade eden Prof. Dr. Tayfun Doğan, “Kötülüğü, nobranlığı, nezaketsizliği ve şiddete eğilimli olmayı havalı olmaktan çıkarmamız gerekiyor. Çocuklarımıza gerek aile içerisinde gerekse okullarda iyilik yapmayı öğretmemiz gerekiyor. Bunun da en iyi yolu örnek olmaktır. Çünkü çocuklar her şeyden çok model alma yoluyla öğrenmektedirler. Bu tür bir öğrenme de hayatın içinden, yaparak yaşayarak bir öğrenme olduğu için kalıcılığı daha yüksektir. Çocuklar iyilik davranışlarına şahit olmalı ve iyilik yaptıklarında takdir edilmelidirler. Tüm mesele iyiliği bir karakter ve alışkanlık haline getirmektir. Sosyal medya günümüzde hepimizin duygu ve davranışlarını etkilemede belki de en büyük paya sahiptir. Sosyal medyanın bu gücünden faydalanmalı ve iyilik hareketleri başlatmalıyız. Gördüğümüz nezaket ve iyilik olaylarının yaygınlaşması ve başkaları tarafından da görülmesi için bir şeyler yapmalıyız. Bunun iyiliğin gizli yapılması ilkesine zarar vereceğini düşünmüyorum. Tam tersine insanların umudunu artıracağına ve iyiliğin yaygınlaşmasına katkı sağlayacağına inanıyorum.” şeklinde sözlerine son verdi.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı