LÖSEV’in Kanseri Yenen Mücadeleci Gençleri Depremi Unutmadı
LÖSEV gençleri yürüyüşün ardından sabah saatlerinde bölgedeki konteyner kentleri ziyaret ederek depremzede çocuklarla bir araya geldi, oyuncak hediye etti. Çocukların yüzünü güldüren gençler, moral ve motivasyon sağlamak amacıyla çeşitli etkinlikler de düzenledi. LÖSEV’in iyileşmiş gençleri, hastalık sürecinde aldıkları desteği şimdi başkalarına ulaştırarak topluma katkı sağlamaya devam ediyor. Depremzede ailelerin yanında olduklarını vurgulayan gençler, dayanışmanın ve umudun önemine de dikkat çekti.
LÖSEV Gençlerinden Hatay’daki Asbest Tehlikesi Hakkında Açıklama: “Kanser Olmak İstemiyoruz”
Kanserin tedavi edilebilen bir hastalık olmasının haricinde önlenebilen bir hastalık olduğunun vurgusunu yapmak isteyen lösemi ve kanser öyküsü yenen gençlerin katılım sağladığı aktivist çalışmada asbest sorununun oluşturacağı risklere dikkat çekildi. Tedavi sürecini geride bırakan gençler: “Biz kanser olmuyoruz, biz kanser ediliyoruz, gerekli önlemler alınmadığı sürece tüm Hatay halkı da asbest sorunu yüzünden kanser olma riskiyle karşı karşıya. Bu yığınlarda molozları görüyor olabilirsiniz ancak biz kanser olacak kardeşlerimizi görüyoruz. Asbestten kanser olmak istemiyoruz, kanserden ölmek istemiyoruz” diyerek yetkililer tarafından göz ardı edilen risklere dikkat çekti.
Depreme Hatay’da Yakalanan Lösemi Savaşçısı Buse: “ Benim İçin Endişelenen Birileri Olduğunu Bilmek Bile İçimde Bir Umut Işığı Yaktı”
Depreme Memleketi Hatay’da yakalanan 20 yaşındaki lösemi mücadelecisi Buse Nur Kaba yaşadıklarını şöyle dile getirdi: “Selçuk Üniversitesi Sosyal Hizmet 2. sınıf öğrencisiyim. Memleketim Hatay, Dörtyol. 6 Şubat 2023’te, o kara gecede, ailemle birlikte Kahramanmaraş merkezli depreme evimizde yakalandık. O an, duvarlar üzerimize yıkılacakmış gibi hissettik. Ama çok şükür, ben ve ailem sağ salim dışarı çıkmayı başardık. O an herkes gibi biz de ne yapacağımızı bilemedik. Şebeke olmadığı için telefonlar çalışmıyordu. Boş bir alana sığınıp aracımıza geçtik, ne yapacağımızı bilmeden bekliyorduk. Derken, telefonum çaldı… LÖSEV arıyordu. Hemen açtım, “Buse, neredesin? İyi misin?” dedi LÖSEV’den Sosyal Hizmet Uzmanı abla. Sadece bu sorular bile içimi öyle ısıttı ki… En zor anımızda bile bizi unutmamışlardı. “Evet abla, iyiyim. Ailem de iyi, çok şükür bir şeyimiz yok.” dedim. Beni merak eden, benim için endişelenen birileri olduğunu bilmek bile içimde bir umut ışığı yaktı. Depremin ardından geçen günlerde LÖSEV yine yanımızdaydı. Sadece bir kez değil, defalarca aradılar. “Bir ihtiyacın var mı? Durumunuz nasıl? Sana nasıl destek olabiliriz?” diye sordular. 2016’da lösemi teşhisi aldığım günden beri LÖSEV hep yanımdaydı ama o gün anladım ki, LÖSEV sadece bir vakıf değil, kocaman bir aile. Bugün, depremin ikinci yılında, LÖSEV Gençlik Kolları olarak Antakya’da bir araya geldik. Birlikte acılarımızı, umutlarımızı ve iyileşen yaralarımızı paylaştık. O gün yaşadığımız korkunun yerini bugün dayanışma aldı. İyi ki varsın LÖSEV, iyi ki bu büyük ailenin bir parçasıyım.”
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı